ForumGulu.Com - Kalitenin ve Bilginin Tek Adresi!  
AnaSayfa Forum Duyurular IRC Sunucuları IRC Radyoları Reklam İletişim

Go Back   ForumGulu.Com - Kalitenin ve Bilginin Tek Adresi! > Din Felsefe Tarih Coğrafya Edebiyat > Genel İslami Konular
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

reklam alanı  reklam alanı   reklam alanı
reklam alanı  reklam alanı  reklam alanı
reklam alanı  reklam alanı  reklam alanı
Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 28-09-2024, 17:04   #1
BeSte
Beşiktas
 
BeSte - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2024
Mesajlar: 779

Level: 25 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 906 / 906
Güç: 63 / 63
Tecrübe: 17%

Ruh Halim: Melek Gibi
Teşekkürleri: 27
50 mesajına 51 kere teşekkür edildi.
BeSte is on a distinguished road
Arrow Himmetin kıymeti nedir?

İbnü’l-Arabî, himmeti; insanın kalben dileyip temennî ettiği şeye ciddiyetle yönelmesi ve onu ölesiye bir arzû ile dilemesi, hattâ ondan başka bütün istek ve dileklere karşı tamamen kendini kapatarak, sadece ve sadece onun üzerinde yoğunlaşması şeklinde yorumlayarak böylesi ciddî bir gayrete “irâdî himmet” veya “cem’-i himmet” demiştir. İşte dağları yerinden söken, ırmakların akışını değiştiren himmet bu himmettir. Sûfîlerin mâsivâya takılıp kalmama adına himmeti özellikle tavsiye etmelerinin sebebi budur. “Cenâb-ı Hakk’la ma’iyyet” sırrına (Allah’la berâber olma şuûruna) sıradan bir cehd ve gayret, dağınık bir dikkatle değil, ancak yüksek bir himmetle ve kâmil bir motivasyonla ulaşılabilir. Böylesi bir konsantrasyon yaptığımız işe verdiğimiz önemi gösterdiği kadar, dünyevî ve uhrevî işlerde elde edeceğimiz başarıyı da ifâde eder. Himmeti, gayreti ve ciddiyetiyle, insana açılmaz gibi görünen kapılar açılıverir; en girift bilmeceler çözülüverir. “Besmelesiz başlanan iş bereketsiz olur.” anlamındaki hadîs-i şerîf, dikkatin toplanmasında, enerjimizin başlanan işe yoğunlaşmasında, işin bilerek ve aklı başında icrâsında “Besmele”’nin sembolik fakat başarı için oldukça önemli olduğunu gösterir.

Himmet aynı zamanda Allah yolunda ve O’nun rızâsı istikâmetinde, emrettiklerini dert edinme, o dertlerle yoğrulma, gâyesi doğrultusunda çileyi ve ızdırâbı seçip kolaycılığı terk etme gibi yüce duyguları ifâde eder. Takılıp yollarda kalan, düz yolda bile tereddüt ve şaşkınlık yaşayan, bağımlılıklarının ve alışkanlıklarının esîri olanlar, yiyip içip yan gelip yatan, mes’elesiz ve çilesiz insanlar yanında gerçek himmet sâhiplerinin, bu dünyâda olmasa da öte dünyâda enbiyâ ve sıddîklerle birlikte haşr edilecekleri muhakkaktır. Zîrâ bir cehd, himmet ve gayretin kıymeti, neticesinden daha çok güzelliğine ve yüceliğine bağlıdır. “Himmetin yüceliği imandandır; bir insanın kıymeti, himmeti nisbetindedir.” buyurulurken, himmet ve gayret ehline sürekli peygamberlerin ufku gösterilmiş, “İbnü’l-vakt ve Ebü’l-vakt” anlayışı ile senelerin sâniyelere sığdırılması tavsiye edilmiştir.

Abdülkadir Geylânî ise himmeti: "Nefs için dünyâ, ruh için ukbâ endişelerinden sıyrılmak, kalb içinse bütün mâsivâdan alâkayı kesmek." şeklinde tanımlar. Bu mânâlar dikkate alındığında, her insanın kimisinin dünyevî, kimisininse uhrevî hedeflerinin olduğu görülür. Dolayısı ile kişinin değerini, gayretini yönettiği gâyesine göre değerlendirmek gerekir. “Âhiri düşünerek yaşayan âbâd, ahırı düşünerek yaşayan ber-bâd olur.” diyen Hz. Mevlânâ konunun bu yönüne işâret etmiştir.

YÜCE MAKAM

“Farz ve nâfile ibâdetlerle bana yaklaşan kulumu sevdiğim zaman, onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı ben olurum. O benimle görür, benimle işitir, benimle tutar, benimle yürür. Bana sığınırsa onu himâye ederim. Benden bir şey isterse kendisine veririm.” Hadîs-i kudsîsi dikkate alındığında Hakk’la bakan göz, Hakk’la tutan el, Hakk’la yürüyen ayak ve Hakk’la duyan kulağın nelere güç yetireceğini iyi düşünmek gerekir. “Göz oldur ki Hakk’ı göre, Kulak oldur ki Hakk’ı duya, Yol odur ki doğru vara.” derken Yûnus bu gerçeği ne güzel ifâde etmiştir.

Bu husûsu Fahreddîn-i Râzî Mefâtîhü’l-ğayb’ında “Bir insan büyük bir bağlılık ve samîmiyetle Allah’a itâate devam ederse, Allah’ın, onun gören gözü ve işiten kulağı ben olurum buyurduğu yüce bir makâma yükselir. Allah’ın celâl nûru kul için bir kulak olunca, o yakını işittiği gibi uzağı da işitir. Bu nur onun için bir göz olunca, yakını gördüğü gibi uzağı da görür. Ve yine bu nur kul için bir el olunca, o elin zora, kolaya, yakındakine, uzaktakine, her şeye gücü yeter.” diye açıklar. “Mü’minin ferâsetinden sakınınız! Çünkü o Allah’ın nûru ile nazar eder.” Hadîs-i şerîfini de bu doğrultuda yorumlamak gerekir.

DUA VE HİMMET

Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî (k.s.)’nin, kendisinden neslinin devamı için duâ ve himmet isteyen Akka vâlisi Abdullah Paşa’ya verdiği cevap dikkat çekicidir:

“Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak, öyle olsa bile, istenilen şeyin kazâ-i mu’allak (meydana gelmesi sebeplere bağlı bir kader) olduğu anlaşılmadan himmet kullanılamaz. Kesin ve değişmez kader anlamındaki (kazâ-i mübrem)’i, değil velîler, peygamberlerin himmeti bile değiştiremez. Onun sonucuna rızâ gösterip Allah’a teslim olmaktan başka çâre yoktur.” derken himmetin çerçevesini çizmektedir. Unutulmamalıdır ki, mürşidlerin himmeti, müridlerin gayret ve samîmiyetine göre tecellî eder.

Kaynak: Prof. Dr. İrfan Gündüz, Altınoluk Dergisi, Ekim 2015, 356. Sayı
__________________
BeSte isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:41.


Powered by vBulletin® Version 3.8.12 by vBS
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumGulu.Com